LYONESS SORU VE CEVAPLAR
1-Paramız ya batarsa?
Baktın denedin olmadı, hemen satarız birine, belki primli de satılabilir.. bu da başka seçenek..
2-Benim işim var zaten, vaktim de yok!
Başlangıçta fazla vakite hiç gerek yok ki!
Tüm yapacağınız başlangıçta seminerlere gelip sistemi iyice öğrenmek, sonra bir liste yapmak, listenizi gruplamak (arkadaş, iş, akraba, mahalle, dernek, vs.)
Sonra da bu listeden belli bir plan dahilinde haftada 10 kişi ile görüşüp, kısaca anlatıp, seminere davet etmek.. seminerler akşamları.. gelemediğiniz durumlarda bizler misafirinizle ilgileniriz.. Yani ortalama günde yarım saatiniz yeter.
ayrıca, baktınız iyi gidiyor, yavaş yavaş tempo arttırırsın.. Eğer istersen baktın ki mevcut işinden fazla kazanmaya başladın, bu bizim özgür işimize daha fazla zaman ayırırsın, önce mini time, part time veya full time.. Sonra crazy time! (mini mesai, kısmi mesai, tam mesai, çılgın mesai). Sonuçta bu kendi işin! artık özgürsün.. özel işlerine ve ailene fırsat da bulabiliyorsun..
3-Ben işimden memnunum! Ben yapamam! Senin ağzın laf yapıyor, benim yapmaz!
Bu aslında doğru olmadığı halde bir çok kişi böyle söyler. Bu bahaneye sığınır. Buna zekice yanıt vermeliyiz..
Maaşlı çalışıyorsunuz, ya da kendi işinizi yapıyorsunuz.. Sürekli çalışmalısınız.. işe gitmediğinizde sorun olur.. Bizim iş de böyle bir durum yok! daha fazla parayı hem daha az çalışarak, hem de çalışma zamanınızı kendiniz planlayarak yapıyorsunuz. Zaten bir süre sonra liderlik ve koçluk yapmak olmalıdır işiniz.. ve başkasının işinde değil kendi işinizde çalışıyorsunuz..
Biz kimseyi kandırmıyoruz. Dolayısiyle ağzımızın laf yapması gerekmiyor. Sadece bu doğru tasarlanmış, kurgulanmış işi önce iyi anlamamız, sonra da ''doğru'' bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Bu, hepsi bu! İnanın mevcut yaptığınız iş bence daha zordur.
Kendi işinizde işiniz büyürse iş yükünüz daha çok artar, özel hayatınız kalmaz.. ama bu işte işiniz büyürse tek yapmanız gereken liderliktir ve grubunuzdaki liderlerle yükü paylaşırsınız. Sinerji yaratırsınız.. ve bol vaktiniz olur..yani bir anlamda daha özgür olursunuz..
4- A ben biliyorum bu işi Titan (saadet zinciri) gibi değil mi?, amway gibi değil mi?
Bu soru en çok karşılaşacağınız, sizin de sinirinizi en çok bozacak sorudur. Hatta biraz samimi arkadaşlarınız sizinle dalga da geçebilir. Ya Arif abi seni görünce aklıma Yılmaz Erdoğan'ın Neşeli Hayat filmi geliyor.. Aslında tam seni anlatıyor, izledin mi abi?
Sırf merak ettim ve cd sini alıp izledim.. Hiç de beni anlatmıyor. Ne olduğunu anlamamış, dolayısıyla anlatamamış, gariban bir köylü vatandaş tiplemesiydi. Biz zaten inanmayan, anlamayan kişilerin girmesini istemiyoruz. Anlamayan inanmaz, inanmayan çalışmaz, çalışmayan kazanmaz ve kazandırmaz! Bu işin en güzel tarafı kazandığın kadar kazandırıyorsun da. Ve başkaları da sana kazandırıyor. O nedenle ekibiniz çok önemli. Akıllı insanlardan oluşmalı.
Ben bu durumda şöyle diyorum. Önce bir gülüyorum.. Titan aslında dağıtılan kar payları vergi dışı kaldığı için suç işlemiş bir organizasyon olduğu için devletle başı belaya girmiştir. Bir de ortada bir ürün ya da hizmet yok, insanlara çalışmasan da kazanırsın gibi kandırmalar olunca ve paralar ödenmeyince şikayetler de olmuş. İnsanlar ortada, ürün ve satış, dolayısiyle iş olmadığı için kapatılmış, konu medyaya taşınmış, kamuoyunda da yanlış bir imaj oluşmuştur.
Ama toplumumuzda network iyi bilinmediği ve tanınmadığı için, her networkün titan ile bağdaştırılması gibi bir talihsizlik yaşanmaktadır.
Bu tür işlerin 2 yönü vardır. Biri ürün veya hizmet ve satış, diğeri de yaygınlaşma, yani büyüme ve organizasyon, dolayısiyle çok sayıda insanın kendi işini kurma yönüdür.
Yani kısaca insanlara aslında networkün gelişen teknolojinin imkanlarıyla çağımızın en doğru ve olması gereken alışveriş organizasyonu olduğunu anlatalım. Titanın ise bunun kötüye kullanılmış ve ayrıca yasa dışına çıkmış yanlış bir uygulama olduğundan bahsedelim (Burada ben üyelerini istismar eden kooperatifler var diye kooperatifçilik kötüdür diyebilir miyiz diye de sorarım insanlara) . Genelde hayır derler. Ayrıca bizim işin networke benzer tarafı olmakla beraber Dayanışmalı Tüketici Topluluğu olduğundan bahsedelim. Maliyeden, SPK’dan gerekli izin ve lisansların alındığını ve şirketleştiğinden bahsedelim. Her kazanımız kaynakta vergilendirilir.
Diğer taraftan ürün tanıtımı ve satış, her networkte var ve olmalıdır. Klasik ticarette de vardır. Ama network marketing, yani referans, tavsiye ticareti veya doğrudan pazarlama da denen bu sistem çağımızın en doğru sistemidir? Peki neden bu böyledir bir fikriniz var mı?
(Genelde fikirleri yoktur veya yanlış vardır.. biraz sonra devam edersiniz..)
Bakın anlatayım.. Bu sistemde insanlar önce sistemi anlar, inanır, sonra ürünü kullanır ve faydasını görür, ondan sonra da dostlarına tavsiye eder. Dostlarına tavsiyeyle başlar önce çünkü en kolay onlara ulaşır, hem de onların yararlanmasını ve iş yapıp kazanmasını ister.. çünkü sistem de ürün de doğrudur. Ve o ona, öbürü diğerine sistem ve ürün doğru olunca paylaşım da doğru olur.. Büyük sermayeye, reklama, büyük mağaza kiralarına, taşımaya, depolamaya, işçiliğe verilen paralar, çalışan grup içinde adil bir sistemle çalışır. işsizliğe çözüm olur, büyük-küçük sermaye gerektirmeyen bir iş kurmuş olur. Yeter ki sistemli olsun ve çalışsın. Çalışma da başlangıçta sadece günde 1-2 kişiyi arayıp seminerlere davet etmek! Yani mevcut işi bırakmaya gerek yok.. Ama ilerde baktın beklentiler gerçekleşiyor, bu işde çok gelecek var, zaten kazanmaya da başladın, mevcut işi askıya alıp bu işi tam zamanlı da yapabilirsin.. Tamamen sende insiyatif. Bu nedenle de özgür bir iş.Not : İnsanların bu işe soğuk bakmalarının altında yatan en önemli neden bu olduğu için açıklamayı uzun tuttum. Bu aslında yanlış bilgiye dayalı psikolojik bir engeldir adayımızda. Ama engeldir. Ayrıca eğer motive değilsek bizi de olumsuz etkileyecek olan bir nedendir. Anlattığınız 5 yakınınızda 3 ünün size titancı benzetmesi yapması sanırım sizin de işinizi bırakmaya yol açabilir. İşte bu nedenle bu bölümü uzun tuttum ama siz hepsini değil de belki gerektiği kadarını açıklamayla yetinirsiniz. Ama bizim de bunları bilmemiz gerekir diye düşünüyorum.5- A ben biliyorum bu sistemi, burda hep üstekiler kazanır, alttakiler kazanamaz..
Çalışan her zaman az çalışandan daha fazla kazanır. Bizim sistemde, seminerde anlatılıyor, buyrun davetlim olarak izleyin göreceksiniz, üyeniz daha fazla çalışırsa bağlı olduğu sponsorundan ve hatta onun da sponsorundan daha fazla kazanabilir. İş paketi sayısı da 52.000 ile sınırlandırılacağı için ve yine seminerde göreceksiniz, başka yerde hemen hemen olmayan bir ikili (binary) sistemimiz nedeniyle alt üstü, fakat üst de altı destekliyor.. Üstün alttakinden daha fazla kazanması ancak eşit çalışma performansında söz konusu olabilir ki o da aslında çok fazla farketmez. Asıl kayıp bu sisteme çok geç girmekle olmaktadır.
6- Lyoness ne demek? Bu lion kulübü var onlar mı?
Hayır onlarla ilgisi yok. Bu sadece benzerlikten ibaret. Lyoness ismini mitolojiden alır. Mitolojide Altın Şehir denen batık kent (Akdeniz) demektir.
7- Avansın mantığı nedir? Madem alışveriş başlamadı, neden baştan para yatırayım?
Bu soruyu soran kişi, muhtemelen işin başında pozisyon (hisse) sahibi olmanın ve iş kurmanın, yani organizasyon oluşturmanın mantığını ve sağladığı avantajları tam anlamamış demektir. Bir de tabi matrikste pozisyonların artma ve üreme mekanizmasını ve bu mekanizmanın nasıl kazanç potansiyelini oluşturacağını..
Bu durumda sabırla bunları anlatmak gerekir yeniden. Ayrıca tabii ki alışverişler başladığında doğal olarak yapacağı alışverişlerden sağlanacak indirimlerin bir süre sonra onu pozisyon sahibi yapacağını, ama bu durumda kendisinin iş sahibi (business partner) olmadığı için kendi grubuna ait üye işyeri bağlayamayacağını ve kendisine bağlı bir kart kullanıcı kitlesi yaratamayacağını, şimdi vizyonu görürse ve inanırsa ilk birkaç bin kişi içinde olmak varken belki ilk 100 bin kişiden sonra matrikste gerilerde yer alacağını, yine kazanmasının mümkün olduğunu, ama başlarda yer alıp erken çalışmaya başlayanlara karşı dezavantajlı konumda olacağını anlatmak lazım. İyi bir sunum ve anlatımda zaten insanlar bu soruyu sormaya gerek kalmadan fırsatı görüp, başlangıçta alışveriş taahhüt avansı alması ile başlamasının avantajını görmektedir.8- Şimdiye kadar sen ne kazandın? Veya hele sen bir kazan da görelim ondan sonra!Bu tür soru ile de sık karşılaşılmaktadır. Bu soruyu soranlar gerçekten kazancı görse girebilecek ama gene de kazanmadan inanamayacak olan kişilerdir. Dolayısıyla işe olumlu bakma potansiyeli vardır. Sabırlı ve gerçekçi olmak gerekir. Asla kazanılmayan para söylenmemelidir veya kazanılan para abartılmamalıdır.
Ben bunu soranlara şimdiye kadar kazancımı söylüyorum ve nerden kaynaklandığını da açıklıyorum. şöyle de kazanırdım ama ben başka işlerim nedeniyle gerektiği kadar uğraşamadım diyorum. Ama diyorum ki, şayet şu kadar kişi daha yapsaydım, şu kariyerde olur ve dolayısıyla 10 çeşit kazancın şu çeşitlerinden de kazanırdım. Benim bu kazancım sadece bunu yapabildiğim için bir tür gelirden kaynaklandı diye de belirtiyorum. Ama sebatlı ve çalışan arkadaşlarımdan örnek verip kazançlarının benimkinden çok fazla ve süreklilik arzettiğini belirtiyorum. Böylece insanlara 10 tür kazanç kapısı olduğunu, tamamen bana bağlı çalışma tempom nedeniyle bu kapılardan açabildiğim bir veya ikisinden gelir sağladığımı karşı tarafa açıklıyorum.
Açık ve net konuşulduğunda karşı taraf bunu anlıyor ve hissediyor. Ve sisteme inanıyor.
9- Türkiye’de alışveriş başlamamış henüz, veya çok az.. Kart dağıtma ve üye iş yeri bağlama da başlamamış. Reklamlar da yok henüz..
Şimdi neden gireyim, bekleyip sistemin oturduğunu daha sonra gireyim?
Bu aslında çok doğru, mantıklı gibi görünen, başlangıçta, hatta sisteme girdikten sonra da bile beni de yanıltan bir unsur oldu. Sandım ki ne kadar çok firma bağlanmış olursa, reklamlar başlarsa bizim insanları ikna etmemiz kolay olur.
Bu tür soruyu ben de kendime çok sordum ve yanıldım başlangıçta. Bu tür soruyu sistemi hala çok iyi anlamayanlar veya bu tür sistemleri, networkte erken davranmayı ve ekip kurmanın önemini bilmemekten kaynaklanır. Ama işte o zaman da fırsatlar kaçmış olur. İlk birkaç binde olmak varken ilk birkaç on bin içinde olursunuz. Evet bekledikçe, kart kullanımı yaygınlaştıkça marka tanınırlık artar ve insanları daha rahat ikna ederiz ama o zaman zaten bizim gibi iş partnerlerine de fazla ihtiyaç kalmaz zaten. Bizim fonksiyonumuz zaten işi o aşamalara gelmesinin altyapısını oluşturmak. Bize zaten o nedenle ihtiyaç duyuluyor başlangıçta ki zaten kazanç da bu aşamalarda vizyonu algılayanlara ve çalışanlara bahşediliyor. Tabii ki o aşamalarda giren de kazanır ama asla ötekileri kadar olamaz. Olmamalıdır da!
Ayrıca şu da denilebilir ki, ya zaten yatırdığınız para avans niteliğinde.. yani baktınız size göre iş değil, size söylendiği gibi değil, veya çok zorlanıyorsunuz, paranızı tekrar geri alabilirsiniz. Veya alışveriş yapabilirsiniz, ya da devredebilirsiniz. Hatta birkaç kayıt yaptıysanız primli bile satabilirsiniz. Bu karşı tarafa güven verir ve rahatlatır.
Tabi başlangıçta komplike bir sistem olduğu için böyle fikir beyanları çok doğaldır. Dediğim gibi sistemi iyi anlamadığına ve kazanç vizyonunu görmediğine vermeliyiz. O zaman ne yapmalıyız? İşte o zaman tekrar sistemin vizyon ve fırsat mantığını onlara yukarıda belirtiğim gibi anlatmalıyız. Kimse kolay-rahat ve bol kazançlı, altyapısı sağlam, patentli bir sisteme hayır diyemez. Bu nedenle akıllı ve kapasitesi yüksek kişileri hedeflemeliyiz.
Tabi burada ikinci kariyeri fiksleyip, reklam kampanyalarının önemini, üye iş yeri yapma ve seminer yapma haklarının elde edilmesinin önemini, Ulusal matrikslerden yer almanın önemini, kategori 2, 3, 4, 5 in önemini, kısaca sistemin öncülere sağladığı fırsatı algılamalarını sağlamak gerekir. Bunu anlayan kişiler tabii ki bu tür soruları sormaz. Bir arkadaşım yaptığı bir sunumda bunları belirtmemişti Ve misafirlerden biri de bu soruyu sormuştu. Bu nedenle yazma gereği duydum. Yani sunum veya kısa anlatımlarda bu hususlara değinmek, vizyonu algılamalarını sağlayıcı sunumlar çok önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder